Türkiye’nin güvenliğinin NATO disinda kalarak sağlanması, diplomatik, ekonomik ve askeri stratejileri birleştiren çok yönlü bir yaklaşımı gerektirecektir. Batı kaynaklarına göre, İran’ın elinde hali hazırda nükleer bombalar mevcut. Acil bir durumda düzinelerce nükleer bomba üretilebilecek kapasiyete sahip. Ayrıca, yeni nükleer tesisleri inşa edildikten sonra yılda ortalama 48 adet nükleer başlık üretebilecek kapasitesi olacak. Bolgede Israil’in elinde ikincil saldiri kabiliyeti dahil olmak uzere genis bir nukleer cephanelige sahip oldugu bilinmektedir.Iran’in ardindan Suudi Arabistan’inda bu kabiliyeti edinecegi tahmin edilmektedir.
Türkiye’nin atabileceği bazı potansiyel adımlar şunlardır:
İttifakları Çeşitlendirin: Mevcut ittifakları güçlendirin ve NATO dışındaki ülkelerle yeni ortaklıklar kurun. Komşu ülkelerle bölgesel ittifaklar ve ortaklıklar geliştirmek, daha kapsamlı bir güvenlik çerçevesine katkıda bulunabilir.

Bölgesel İşbirliğini Geliştirin: Ortak güvenlik kaygılarını gidermek için bölgesel kuruluşlarla ve komşu ülkelerle daha güçlü bağları güçlendirin. Diyalog forumlarının ve işbirliği anlaşmalarının oluşturulması bölgede istikrara katkıda bulunabilir.


Savunma Yeteneklerine Yatırım Yapın: Türkiye’nin bağımsız savunma yeteneklerini geliştirmek için kaynak tahsis edin. Bu, modern askeriteknolojiye, istihbarat yeteneklerine ve iyi eğitimli ve donanımlı bir orduya yatırım yapmayı içerebilir.


Siber Güvenlik Önlemleri: Modern savaşlarda siber güvenliğin öneminin farkına varın ve kritik altyapıyı ve ulusal güvenlik çıkarlarını korumak için gelişmiş siber güvenlik önlemlerine yatırım yapın.


Diplomatik Girişimler: Bölgesel çatışmaları ve anlaşmazlıkları çözmek için diplomatik çabalarda bulunun. Çatışma çözümüne katkıda bulunmak, daha istikrarlı bir ortam yaratabilir ve güvenlik tehdidi olasılığını azaltabilir.

Ekonomik İstikrar: Ekonomik istikrar ulusal güvenlikle yakından bağlantılı olduğundan istikrarlı ve güçlü bir ekonomiyi sürdürün. Güçlü bir ekonomi, savunma girişimlerini finanse etmek için gerekli kaynakları sağlayabilir ve genel istikrara katkıda bulunabilir.

Yumuşak Güce Yatırım Yapın: Diğer uluslarla olumlu ilişkiler kurmak için kültürel ve eğitimsel girişimler gibi yumuşak güç unsurlarından yararlanın. Küresel sahnede olumlu bir imajın desteklenmesi diplomatik çabaları geliştirebilir ve ulusal güvenliğe katkıda bulunabilir.

Stratejik Özerklik: Türkiye’nin savunma ve güvenlik politikaları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmasını sağlayacak bir stratejik özerklik stratejisi geliştirmek. Bu, yabancı askeri teknolojiye olan bağımlılığın azaltılmasını ve yerli üretimin artırılmasını içerebilir.

Kamu Diplomasisi: Türkiye’nin hem yurt içinde hem de yurt dışında güvenlik politikalarına yönelik anlayış ve destek oluşturmak amacıyla kamu diplomasisi çabalarına katılın. Kamuoyu dış politika kararlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Bağımsız Nükleer Cephanelik Oluşturulması ve Bu Silahların Hedeflere Erişimi Sorunu
Türkiye-Pakistan İşbirliği Yoluyla Nükleer Cephanelik Oluşturulması
Türkiye ve Pakistan savunma, ticaret, kültür ve din gibi çeşitli alanları kapsayan yakın ve stratejik bir ortaklığa sahiptir.
Türkiye geçmişte nükleer silah edinme arzusunu dile getirmiş ve bu arzusunu komşularında nükleer silaha sahip devletlerin varlığına ve statü ve caydırıcılığını arttırma ihtiyacına dayandırmıştır.
Pakistan nükleer silaha sahip dokuz ülkeden biridir ve nükleer teknoloji ve malzemeleri İran, Libya ve Kuzey Kore gibi diğer ülkelere yayma geçmişine sahiptir.
Pakistan’ın füze teknolojilerini transfer ederek ve bilimsel ve teknik yardım sağlayarak Türkiye’nin nükleer silah kapasitesine ulaşmasına yardımcı olduğuna dair raporlar ve iddialar
bulunmaktadır.
Pakistan’ın Türkiye ve Suudi Arabistan ile bir kriz ya da tehdit durumunda bu ülkelere nükleer silah sağlamak üzere gizli bir anlaşma yaptığına dair spekülasyonlar da mevcuttur.
Başta ABD ve AB olmak üzere uluslararası toplum, Türkiye ve Pakistan arasındaki potansiyel nükleer işbirliğinden ve bunun bölgede ve ötesinde istikrar ve nükleer silahların yayılmasını önleme rejimi üzerindeki etkilerinden endişe duymaktadır.


Edinilen Nükleer Silahların Hedeflere Ulaştırılması
Raporlar Türkiye’nin nükleer yeteneğe sahip savaş uçaklarının artık nükleer görevler için eğitim almadığını göstermektedir. Geçmişte, hava kuvvetlerinin çift yetenekli uçakları nükleer görevler için eğitiliyor ve nükleer saldırılar gerçekleştirmek üzere sertifikalandırılıyordu.
Türk uçaklarının artık sadece NATO’nun nükleer savaş uçaklarına nükleer olmayan eskort uçağı olarak eğitim verdiği bildirilmektedir.
Ancak NATO, nükleer silahların hızlı bir şekilde kullanılmasını gerektirecek herhangi bir senaryo öngörmediğini açıkça belirtmiştir ki bu da Türkiye’nin mevcut nükleer duruşu hakkında bir dizi cevaplanmamış soruyu gündeme getirmektedir. NATO’nun bu tutumu Turkiye’nin icinde bulundugu real-politik durumla uyusmamaktadir.

Gelecekte nükleer silahların kullanılmasını gerektirebilecek herhangi bir senaryoda. Türkiye’nin bağımsız bir nükleer silah cephaneliğine sahip olması ve bu cephanelikteki silahları hava gücü
ve balistik füzeler, denizaltıları yoluyla gerekli görülen hedeflere ulaştırabiliyor olması stratejik bağımsızlığının bir gereği olarak ortaya konulmalıdır.
Türkiye nin stratejik olarak NATO’dan bağımsız nükleer silah cephaneliğine sahip olmasının post-Nato ortamında siyasal ilişkiler açısından incelenmesi ise ayrı bir çalışmaya konu olmalıdır.
Nükleer cephaneliğin taktik nükleer silahlar yoluyla oluşturulması ilk aşamada hava yoluyla -Türk Hava Kuvvetleri bünyesindeki F16 lar ve ilerde KAAN’larla hedeflere angajmanı gelişmiş hava savunma sistemlerine sahip düşmanlar göz önüne alındığında çeşitli zorluklar
ihtiva edecektir.

Bir diğer seçenek olan balistik füzeler ise balistik füze kalkanıyla korunan düşman ülkelere penetrasyonu azaltacaktır. Bu yüzden nükleer silah cephaneliği kadar bu silahların düşman unsurun hedef bölgelerine önlemelerden bağımsız ulaşmasıda önemlidir.
Radar dalgalarını emen boya ile teşkil edilmiş ve denizaltılardan atılan nükleer başlıklı gezgin füzeleri bir üçüncü seçenek olarak hemde ikincil saldırı opsiyonu kazandırması ile öne çıkmaktadır.


Balistik füzelerin vuruş hasasiyetinin artırılması ve manevra yeteneği kazandırılarak hava savunmasından kaçınma yapabilecek kabiliyetere haiz olması teknolojik hedef olarak önümüzde durmaktadır.


Bunun yanısıra insansız jet motorlu derin saldırı uçaklarından ateşlenebilecek hipersonik güdümlü füzeler yoluyla nükleer cephaneliğin hedeflerini vurmasını sağlamakda bir opsiyondur.

NATO ya inanmıyanlardanım Natonun işlevi bitmiştir Artık nato kulanacağı bir devlet arıyor
LikeLike