Senaryo: Şam’da Türk Üsleri ve İsrail’in Müdahalesi

  1. Gün: Hazırlık ve Konuşlandırma

    Türkiye, uzun süredir planladığı Şam’da askeri üs kurma projesini hayata geçirir. Bölgeye askeri konvoylar sevk edilir. Konvoylar, Kara Atmaca karadan karaya seyir füzesi bataryaları ve Siper uzun menzilli hava savunma sistemlerini taşımaktadır.
    Üslerin kurulacağı bölgede, Türk mühendisler ve askeri personel tarafından hızlı bir şekilde altyapı çalışmaları başlatılır. Radarlar, komuta kontrol merkezleri ve füze rampaları için hazırlıklar yapılır.

    İsrail, bu gelişmeyi uydu ve istihbarat kaynakları aracılığıyla anında tespit eder. Başbakanlık ve Savunma Bakanlığı’nda acil toplantılar düzenlenir. Türk üslerinin İsrail’in güvenliğine potansiyel bir tehdit oluşturabileceği değerlendirilir.
    Uluslararası haber ajansları, Türk askeri konvoylarının Şam’a doğru ilerlediğini duyurur. Bu haberler, dünya genelinde büyük yankı uyandırır. ABD, Rusya ve Avrupa Birliği gibi uluslararası aktörler, gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve taraflara itidal çağrısında bulunduklarını açıklar.
  2. Gün: Keşif ve Diplomatik Gerilim

    Türk askeri üslerinde, Kara Atmaca bataryaları ve Siper sistemlerinin kurulumu hızla devam eder. Bölgeye ek askeri personel ve lojistik destek sağlanır.
    İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait F-35 savaş uçakları, Türk üsleri üzerinde alçak irtifa keşif uçuşları gerçekleştirir. Uçaklar, üslerin konumunu, savunma sistemlerini ve personel hareketliliğini detaylı bir şekilde kaydeder.

    Türkiye, İsrail’in keşif uçuşlarına tepki gösterir ve diplomatik kanallar aracılığıyla İsrail’e nota verir. Türk yetkililer, bölgedeki faaliyetlerinin tamamen savunma amaçlı olduğunu ve herhangi bir tehdit oluşturmadığını vurgular.

    İsrail Başbakanı, ulusal televizyonda yaptığı açıklamada, Türk üslerinin varlığının İsrail’in ulusal güvenliği için kabul edilemez olduğunu belirtir ve “gerekli tüm önlemleri alacaklarını” ifade eder.
  3. Gün: Uyarı Saldırıları ve Artan Gerilim

    İsrail Hava Kuvvetleri, Türk üslerinin yakınındaki bazı hedeflere yönelik “uyarı” niteliğinde hava saldırıları düzenler. Saldırılar, radar istasyonları ve mühimmat depoları gibi askeri altyapıyı hedef alır.

    Türkiye, bu saldırıları şiddetle kınar ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtir. Türk Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in saldırgan tutumuna karşı uluslararası toplumdan destek ister.
    Bölgedeki gerilim giderek tırmanır. Türk Silahlı Kuvvetleri, teyakkuz seviyesini en üst düzeye çıkarır ve bölgeye ek hava savunma sistemleri sevk eder.
  4. Gün: Kapsamlı Hava Saldırısı ve Misilleme

    İsrail Hava Kuvvetleri, Türk üslerine yönelik kapsamlı bir hava saldırısı başlatır. F-35 savaş uçakları, güdümlü bombalar ve füzelerle üsleri hedef alır.

    Siper hava savunma sistemleri, İsrail uçaklarına karşı koymaya çalışır, ancak yoğun saldırı nedeniyle bazı sistemler imha edilir.

    Kara Atmaca bataryaları da saldırıdan etkilenir ve bazıları hasar görür.
    Türkiye misilleme olarak Suriyedeki bazı israil destekli unsurlara kara atmaca fuzeleri ile saldırı gerçekleştirir.

    Saldırılar, bölgedeki sivil yerleşim yerlerinde de hasara yol açar ve sivil kayıplara neden olur.

    5-7. Günler: Çatışma ve Diplomatik Çabalar

    Türkiye ve İsrail arasında karşılıklı saldırılar devam eder. Her iki taraf da hava ve kara saldırılarıyla birbirlerinin askeri hedeflerini vurmaya çalışır.

    Uluslararası toplum, taraflara itidal çağrısında bulunur ve gerilimin düşürülmesi için yoğun diplomatik çabalar başlatır.

    Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, acil bir toplantı düzenler ve taraflara ateşkes çağrısında bulunur.

    Rusya, arabuluculuk teklifinde bulunur ve tarafları müzakere masasına oturtmaya çalışır.
    ABD, her iki tarafa da itidal çağrısında bulunur ve bölgedeki gerilimin daha da tırmanmasını önlemek için diplomatik girişimlerde bulunur.

    Yoğun diplomatik çabalar sonucunda, Türkiye ve İsrail arasında ateşkes görüşmeleri başlar.
    Olası Sonuçlar:

Bölgesel istikrarsızlık artar ve Orta Doğu’da yeni bir çatışma riski ortaya çıkar.
Türkiye-İsrail ilişkileri ciddi şekilde zarar görür ve uzun yıllar boyunca düzelmeyebilir.
Uluslararası toplumda bölünmeler yaşanır ve farklı ülkeler farklı tarafları destekler.
Bölgedeki diğer ülkeler de çatışmaya dahil olabilir ve bölgesel bir savaşa dönüşebilir.
Sivil kayıplar artar ve insani bir kriz yaşanır.

Alinabilecek EK Onlemler :İsrail’in Akdeniz’deki doğalgaz çıkarma faaliyetlerine karşı Türk Donanması bölgeye konuşlandırılmalı.

Bölgedeki düşman hareketliliği anlık takip edilmeli (örneğin, GÖKTÜRK-3 uydusu).

Üsün ikmal hatları kesilirse, askeri nakliye uçakları (A400M) veya helikopterlerle destek sağlanmalı.

Saldırganın üs/komuta merkezleri anında vurulmalı (örneğin, SOM seyir füzeleri veya Tayfun balistik füzeleri).

Elektronik Harp (EW): Düşmanın radar ve iletişim sistemleri karıştırılarak saldırı koordinasyonu bozulmalı.

Deniz Ablukasi Senaryo Bazlı Stratejiler

a) Kısmi Abluka (Ekonomik Baskı)

  • Hedef: İsrail’e silah veya yakıt sevkiyatını engellemek.
  • Araçlar:
    • Denizaltılar ve SİHA’larla sevkiyat gemilerini takip.
    • ATMACA füzeleriyle hedefleri imha.

b) Tam Abluka (Askeri İzolasyon)

  • Hedef: İsrail’in ticaret ve askeri hareketlerini durdurmak.
  • Araçlar:
    • Fırkateynler ve korvetlerle liman girişlerini bloke.
    • S-400 ile İsrail Hava Kuvvetleri’ni (F-35’ler) caydırma.

4. Olası Riskler ve Zorluklar

6. Filo’nun (USS Gerald R. Ford uçak gemisi) Doğu Akdeniz’e konuşlanması.

İsrail’in Karşı Tedbirleri:

Dolphin-class Denizaltıları: Türk gemilerine sürpriz saldırılar.

Iron Dome ve David’s Sling: Açık denizde füze savunma.

ABD Müdahalesi:

Leave a comment